Öncelikle şunu belirtelim: analiz yapılırken genelde geçmişin devamı olarak gelecek görülmeye veya tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bu bakışa kesin olarak karşıyız. Geleceği geçmiş belirler ama devamlılık “düz bakışla” incelenmemelidir. Düz olmayan veya doğrusal olmayan bakış gereklidir. Her yazımızda bunu koruyacağız.
Bunun, yüksek olasılıkla olabileceğini ortaya koyabilen çalışmalar vardır. Matematik ve istatistik yöntemlerle bunun mümkün olabileceğini 70'li yıllarda başlayan çalışmalarda görüyoruz. Burada ise bu modellerin ve çalışmaların basitleşmiş halini uygulamalar üzerinden göstermeye çalışacağız.
Uygulamalar da elbette futbol maçları olacaktır. Tüm sıcaklığıyla Galatasaray vakasını incelemeye alabiliriz. Bu yazıyı da Trabzonspor deplasmanı sonrasında yazmaktayız. Son 8 maçında 0.13 gol farkıyla maçları bitiren takım, son 26 maçında ise 0.46 gol farkıyla kazanmasına rağmen zorlu Trabzonspor deplasmanında son 8 dakikaya dek gol yemeden gidebilmiş ve “garip” görünen bir sonuçla galibiyeti yakalayabilmiştir.
Diğer taraftan bakalım: son 16 maçında yükselen performans gösteren Trabzonspor 0.44 gol averajıyla sonuca gidiyordu. Son 8 maçında ise 0.75 gol farkıyla sonuca gidiyordu.
Bu sayılar durumu ortaya koymaktadır: “ne oldu ?” sorusunun cevabını vermektedir. Çok kullanılan şekliyle “durum analizi” parçası olarak görülmelidir.
Halbuki daha önemli 2 analiz vardır:
- tahminsel analiz: ne olabilir?
- reçetesel analiz: olası gelişmelere göre ne yapmalıdır?
Geçmişte yaptığımız çalışmalardan da bahsedeceğiz ama yaklaşımımızı belirtmek isteriz, bundan sonrası için açıklayıcı olacaktır:
- her takım canlı bir organizmadır
- bu organizma geçmiş hareketlerinden kopuk değildir
- bu organizmanın belli bir kapasitesi vardır
- kapasiteyi belirleyen ise geçmişte alınan rakamsal sonuçların istikrar durumudur
- bu kapasiteyi 2 parametre ile açabiliriz:
- atılan gol
- yenilen gol ve bunlara bağlı olarak alınacak sonuç
Bir takım sürekli maç kaybederken bunu daha az fark yiyerek yaparsa bu gelecekte galibiyete geçebileceğine işarettir. Tersi olarak da sürekli maç kazanırken bunu daha az fark yaparak yaparsa bu gelecekteki olası mağlubiyetlere işarettir.
Elbette maçlar bu kadar basitlikte gelişmiyor, bitmiyor. Zamanla özel durumların getireceği olası gelişmelere de değineceğiz.
Sıcak sonuca dönersek:
Galatasaray bu maça gelene dek son 12 maçta 1.58 gol yiyerek oynamıştı. Son 8 maçta ise 1.25 gol yiyerek oynamıştı. Rakamlar gol yiyebileceğini gösterirken nasıl oldu da Trabzonspor şutları gole dönüşemedi?
Galatasaray cephesinden duruma bakalım: savunmasının kötü olabileceğini düşünsek de tabelaya bakarak görülemeyecek gerçekler de vardı. Geçmişle birlikte değerlendirince üst üste 4 maçta toplam 4 gol, yine üst üste 4 maçında sadece 1 gol yediği farklı dönemler oldu. Bir başka deyişle seri halde gol yememe veya az gol yiyebilme kapasitesi vardı. Bu kapasite kendini hep bol gol yediği dönemler sonrası yaşanmıştı. Bunu da kaçırmamak gerekir. Bu yüzdendir ki Trabzonspor bu gerçeğin analizini kaçırmıştı.
Trabzonspor hücumundan durumuna bakalım: sonuçta maç 2 tarafın performansıyla uygulama bulur. Son 12 maçında 1.42 ortalamayla gol atan bir takım neden golü bulamadı ? Yine cevabı “organizma performans kapasitesi” üzerinden bakalım: son 8 maçında ise ortalama 1.5 gol atıyordu. Bu “parlak” ortalamalara rağmen bazı gerçekler de şunu gösteriyordu: 4 maçlık seride toplamda 4 gol atabildiği (sadece 4 gol) gerçekleri de vardı. Yani bazı durumlarda ortalaması altında kalarak “istikrarsız görüntü” çizmişti.
Özetlersek: Galatasaray savunması bu maça gelene dek kötü idi ama giderek istikrar kazanmaktaydı. Trabzonspor ise hücumu iyi iken, giderek istikrarsızlık göstermekte idi. Alınan sonucun sebebini oyunun içinde değil geçmişte aramak ve maçı zihinde bu arayış içindeyken çözmek gerekir.
Bu çözümlemeye geçildiğinde esas hedefin ne olduğu da esas gerçek olarak kendini gösterecektir.
No comments:
Post a Comment