Saturday 19 September 2015

Teknik Analiz: Takımların kapasitesini geçmiş belirler

 Futbolu izleyici olmaktan öte kurgulanmış senaryoların uygulama yeri olarak düşünmekteyiz. Her takım sahaya galip gelmek için çıkarken bir hedefi de yenilmemektir. Bu basitlikte devam edersek galibiyet veya mağlubiyetin belirleyicilerini de aynı basitlikte yakalayabilir miyiz?

        Öncelikle şunu belirtelim: analiz yapılırken genelde geçmişin devamı olarak gelecek görülmeye veya tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bu bakışa kesin olarak karşıyız. Geleceği geçmiş belirler ama devamlılık “düz bakışla” incelenmemelidir. Düz olmayan veya doğrusal olmayan bakış gereklidir. Her yazımızda bunu koruyacağız.

         Bunun, yüksek olasılıkla olabileceğini ortaya koyabilen çalışmalar vardır. Matematik ve istatistik yöntemlerle bunun mümkün olabileceğini 70'li yıllarda başlayan çalışmalarda görüyoruz. Burada ise bu modellerin ve çalışmaların basitleşmiş halini  uygulamalar üzerinden göstermeye çalışacağız.

        Uygulamalar da elbette futbol maçları olacaktır. Tüm sıcaklığıyla Galatasaray vakasını incelemeye alabiliriz. Bu yazıyı da Trabzonspor deplasmanı sonrasında yazmaktayız. Son 8 maçında 0.13 gol farkıyla maçları bitiren takım, son 26 maçında ise 0.46 gol farkıyla kazanmasına rağmen zorlu Trabzonspor deplasmanında son 8 dakikaya dek gol yemeden gidebilmiş ve “garip” görünen bir sonuçla galibiyeti yakalayabilmiştir.

        Diğer taraftan bakalım: son 16 maçında yükselen performans gösteren Trabzonspor 0.44 gol averajıyla sonuca gidiyordu. Son 8 maçında ise 0.75 gol farkıyla sonuca gidiyordu.

        Bu sayılar durumu ortaya koymaktadır: “ne oldu ?” sorusunun cevabını vermektedir. Çok kullanılan şekliyle “durum analizi” parçası olarak görülmelidir. 

        Halbuki daha önemli 2 analiz vardır: 
  • tahminsel analiz: ne olabilir?
  • reçetesel analiz:  olası gelişmelere göre ne yapmalıdır?
        Zamanla bu analizler üzerinden devam edeceğiz, bakışımızı ortaya dökerken durum analizinden çok az ama tahminsel analizden daha çok bahsedeceğiz. Reçetesel analize de gireceğiz ama benzer basitlikte kalmayı sürdüreceğiz. Karmaşıklaşırsa bu yazılara konu etmeyeceğiz.

        Geçmişte yaptığımız çalışmalardan da bahsedeceğiz ama yaklaşımımızı belirtmek isteriz, bundan sonrası için açıklayıcı olacaktır:
  • her takım canlı bir organizmadır
  • bu organizma geçmiş hareketlerinden kopuk değildir
  • bu organizmanın belli bir kapasitesi vardır
  • kapasiteyi belirleyen ise geçmişte alınan rakamsal sonuçların istikrar durumudur
  • bu  kapasiteyi 2 parametre ile açabiliriz:
  1. atılan gol
  2. yenilen gol ve bunlara bağlı olarak alınacak sonuç
Örnekleyelim;
        Bir takım sürekli maç kaybederken bunu daha az fark yiyerek yaparsa bu gelecekte galibiyete geçebileceğine işarettir. Tersi olarak da sürekli maç kazanırken bunu daha az fark yaparak yaparsa bu gelecekteki olası mağlubiyetlere işarettir.

        Elbette maçlar bu kadar basitlikte gelişmiyor, bitmiyor. Zamanla özel durumların getireceği olası gelişmelere de değineceğiz. 

Sıcak sonuca dönersek:
        Galatasaray bu maça gelene dek son 12 maçta  1.58 gol yiyerek oynamıştı.  Son 8 maçta ise 1.25 gol yiyerek  oynamıştı. Rakamlar gol yiyebileceğini gösterirken nasıl oldu da Trabzonspor şutları gole dönüşemedi?

        Galatasaray cephesinden duruma bakalım: savunmasının kötü olabileceğini düşünsek de tabelaya bakarak görülemeyecek gerçekler de vardı. Geçmişle birlikte değerlendirince üst üste 4 maçta toplam 4 gol, yine üst üste 4 maçında sadece 1 gol yediği farklı dönemler oldu. Bir başka deyişle seri halde gol yememe veya az gol yiyebilme kapasitesi vardı. Bu kapasite kendini hep bol gol yediği dönemler sonrası yaşanmıştı. Bunu da kaçırmamak gerekir. Bu yüzdendir ki Trabzonspor bu gerçeğin analizini kaçırmıştı.

        Trabzonspor hücumundan durumuna bakalım: sonuçta maç 2 tarafın performansıyla uygulama bulur. Son 12 maçında 1.42 ortalamayla gol atan bir takım neden golü bulamadı ? Yine cevabı “organizma performans kapasitesi” üzerinden bakalım: son 8 maçında ise ortalama 1.5 gol atıyordu.  Bu “parlak” ortalamalara rağmen bazı gerçekler de şunu gösteriyordu: 4 maçlık seride toplamda 4 gol atabildiği (sadece 4 gol) gerçekleri de vardı. Yani bazı durumlarda ortalaması altında kalarak “istikrarsız görüntü” çizmişti.

        Özetlersek: Galatasaray savunması bu maça gelene dek kötü idi ama giderek istikrar kazanmaktaydı. Trabzonspor ise hücumu iyi iken, giderek istikrarsızlık göstermekte idi. Alınan sonucun sebebini oyunun içinde değil  geçmişte aramak ve maçı zihinde bu arayış içindeyken çözmek gerekir.

        Bu çözümlemeye geçildiğinde esas hedefin ne olduğu da esas gerçek olarak kendini gösterecektir.

Monday 14 September 2015

Beşiktaş - Başakşehir maçı sonrası analitik yorum

Galatasaray'ın 34 maç sonunda en iyi ihtimalle kaçıncı olur ? (A)
Galatasaray'ın 34 maç sonunda en kötü  ihtimalle kaçıncı olur ? (B)
Tahminlerimizi sunalım:
A: 3.lük
B: 7.lik.
Tahmin ortalaması: 5.lik

Buradan ne anlıyoruz: asla şampiyon olamayacak iddialı takım varsa o Galatasaray'dır. Ortalama beklenti 5. sıra iken ilk 4 ve ilk 8 nasıl şekillenecektir ?
Bugün oynanan Beşiktaş - Başakşehir  maçı bu soruya cevap veren türdendi. Diğer maçlarda da benzer durum vardı ama Avrupa yüzü görmüş Başakşehir'in şansını iyi kullanamayışını sonraki gelişmelere bakarak irdelemek mümkündür.
Yine de bizim bakışımız farklıdır: yakın dönem gelişmeler, uzak dönem geçmişte saklıdır.
En az 2 fark yediği son Lig maçı Bursa deplasmanı idi: 25.04.2015 tarihindeki maç 4-1 ile bitmişti. Hatta ekleyelim: o mağlubiyet sonra 2 farkla kazandığı Lig maçı olmadı. Bu sezon dahil bu gözlemin sebebi ne olabilir ?
Analizlerimizi yaparken fizik kanunlarına sıkça başvurmaktayız. Termodinamik kanunlarına göre her sistemin bir kapasitesi vardır. Bu kapasitenin ne yönde geliştiğini modelleyebildiğiniz sürece, maç performanslarını da tahmin etmeniz mümkün olmaktadır.
Bu kapasiteyle ilgili olarak Başakşehir durumuna bakalım:
-Bursa mağlubiyeti öncesi 7 maçta hiç mağlubiyeti olmayan takım nasıl olur da 3 farkla yenilirdi ?  Termodinamik bakışla açıklarsak: puan ve "maç farkı" kapasitesi vardır. Bu sınırları bilemezsek sahadaki doğru takım tasarımını yapmak mümkün olmaz.
Buna göre belirtelim: Beşiktaş karşısında oynamaması gereken oyuncular vardı. Evet, önceki maçlarında "yüksek" performans göstermiş oyunculardan "geleneksel" bakışla vazgeçilmez ama eksiktir. Yüksek performanstaki oyuncu, tıpkı takım gibi, kapasitesinin sınırında bir sonraki maçına çıkmış olabilir. Dolayısıyle verim almak zorlaşır, riski yüksek tercih yapılmış olur.
Daha fazla detaya girmeden "oyuna katkı" bakışımızla kapatalım konuyu:
Beşiktaş - Başakşehir maçı taraflara ne kazandırmıştır ?

- analizimize göre başarılı takımların performans göstergesi 100 üzerinde olmalıdır. Takımlara bu gözle bakabiliriz.
- 2 farklı mağlubiyet kötü gibi görünse de kalan 30 haftayı düşünürsek Başakşehir kalitesinin yükselmesine hizmet edecektir.
- Başakşehir performans göstergesi 99.85 değerindedir. Çok da kötü olmayan bu değer yukarı çekilebilir durumdadır.
- 2 farklı galibiyet Beşiktaş için "geleceğe yatırım anlamında" da başarıdır.
- Beşiktaş performans göstergesi 100.06 değerindedir. Fark değil ama galibiyet hedefli oynarsa şampyonluğa adaydır (ilk 3).
- Başakşehir için yenilen gol sayısı giderek kritik hal almaktadır. Burada atılan gol sayısına bakmadan savunmayı vurguluyoruz.
Bulgularımızı arttırabiliriz, gerekirse açarız.
Maç öncesi duruma yönelik de sorularımızı belirtelim:Başakşehir'in hücum kapasitesi maçtan önce ne idi ?
Fizik kurallarına göre bir kapasitesi vardı ve Bursa maçında galibiyetten fazlasını yani fark yaratmayı hedefleseydi önündeki 4-5 maçdan alacağı puanları çok fazla riske sokmuş olacaktı.
Beşiktaş maçına gelirken performans gösterge değeri 99.989 değerinde idi ve bu değere karşılık düşen attığı gol ortalaması 1.44 idi. Bir başka deyişle ortalamada belli bir istikrar yakalanmıştı (100e yakın performans değerinden dolayı). Son maçında 2 gol attığı için ortalaması üzerine çıkmıştı ve Beşiktaş karşısında 0-1 gol aralığında kalabilirdi. Bunu da zorladı ancak sonuca yetmedi.
Elbette bu kadar basit anlatımın arkasında karmaşık işlemler vardır. Basitlikte anlatmaya devam edeceğiz.